28 Aralık 2012 Cuma

14 Aralık 2012 Cuma

ben geldim!

bir yerde chet baker çalarsa,
orası evindir.
yabancı kalman imkansız..

1 Kasım 2012 Perşembe

nazar-sız

şimdi başlarsam uçmaya,
kanatsız, öyle usul usul kesilirse ayaklarım yerden..
şaşırmasın kimse..
o kadar hafifledim çünkü..

otuzuncu yaşgünümde 'check'lerden bir taç takacağım saçlarıma..

19 Eylül 2012 Çarşamba

bir köpeğin ıslak ve soğuk burnuyla anımsanan bir kitap..

cennet, anlık çekimlerle kısa ziyaretler sunuyor..
sonra yine masalar, koltuklar, telefonlar..



öyle çok yazmak istiyorum ki.. 
yazmayı öyle çok istiyorum ki..

4 Eylül 2012 Salı

büyük felaketlerin meskeni hep daracık anlar..
arda kalansa derin,
                    muğlak,
                    ve münhasır bir boşluk..

şimdi, bakışlar oynak,
          dudaklar taş kesmiş,
          eller kenetli..


13 Ağustos 2012 Pazartesi

bir çarşaf..
düşerken şişen..
şişerken havalanan..
havalandıkça sönen..

seyir.

en nihayetinde bir çarşaf.
atılmış.
buruşmuş.
kirlenmiş.

öyle.

31 Temmuz 2012 Salı

ben istedim ki yeni 'şey'ler söyleyelim, eskilerin içi boşalmadan..
olmuyor.
aynı suyu bir bardaktan diğerine aktarmaktan öteye gidemiyoruz..

uzlaşmış değilim.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

söyleme.

zihnim açıldı diyemem ama dilim çözüldü.
benimki bir pencere kenarı, çenem sağ avucumun içinde, gözlerim kapanıyor uykusuzluktan..
kayıtsızlık her telinde saçlarımın..
suskunluk değil de sessizlik..

fakat..
görüyorum,
geliyorlar.
kanatlarını özlemle açmış yaklaşıyor yarasalar..

5 Nisan 2012 Perşembe

1 Mart 2012 Perşembe

ne yapıyorsun bana?

bakıyorum.
yalnızca.

öylece bakıyorum sana, kollarım iki yanımda salınırken, zihnim boş, kulağımda hep aynı müzik.. 
bakıyorum sadece, seni bile düşünemeden.. 
mevsim değişiyor, saçlarımız uzuyor, birileri konuşuyor yanımızda, karşımızda..
acıkıyorsun, üşüyorum, gece oluyor hep.. 
korktukça ben, sen bastırıyorsun küfürbaz sesimi.. 
zaman geçiyor,
kaybettiğim ruhum bedenime dönüyor.. 

bunlar olurken ben, 
bakıyorum sana..
bu.
yalnızca.


13 Ocak 2012 Cuma

bu?


tok gitarlar dinledim, kaygan zeminlerde, durağan sesler..

ileri atıldım, ayaklarım sabit, belimden sarkarken buldum kendimi..
tutunurken kırılmış birkaç tırnağım.. kırmızı lekeler kan mı oje mi bilemedik hiç..

kabuslar gördüm, yavaşça uyandığım, küfürler ettim sesimi hiç alçaltmadığım..

ben insanları sevdim, söyleyemedim, sevildiğimi duydum, inanamadım..
ben bağlanamadım hep gittiler.. kalanlardansa haberim olmadı..

iyiler hep ters açıda kaldı..

ben durdum.
gitmek hep biraz sakildi..
her söz yalan, aldatmak olağan, gözyaşı ise klişeydi.