25 Şubat 2009 Çarşamba
24 Şubat 2009 Salı
14 Şubat 2009 Cumartesi
ilmek
nasıl karışıyor insan zihni..
ne kolay ve
ne kadar fazla!
uğultu ve bulanıklık...
dolu bir mide, boş bir zihin..
"netlik" bir yerlerde tek başına ve vakur..
ve daha çok ketum..
bir cümle;
"oh o da benim gibi yalan söylüyor!"
leş!
yüzlerini görüyorum insanların, boş bulunup 'doğru', 'içten' birşeyler söylediklerinde kaçırıyorlar gözlerini, düz konuşmak utanç kaynağı..
ne saçma ama..
ne korkunç..
buna alışmak ve omuz silkmek keza..
of,
uğultu ve bulanıklık.
________
bağlı olduğum koltukla sonsuz bir uçurumdan düşüyorum, bir yere ait olduğum sanrısıyla..
süzülüyorum diyelim...
sonsuzluk korkunç, bilinmez gelecek zamanlar katlanılır gibi değil
-ki 'gelecek zaman' başlı başına bir çıkmaz-.
beklenti, özlem, kuşku, merak, pişmanlık ya da ikircik; hiçbiri!
heyecana dair en ufak iz yok..
etim süzülüyor, zihnim seyirde..
uyanamıyorum.
bir kabustan soluk soluğa uyanacak enerjim yok
.
________
ne kolay ve
ne kadar fazla!
uğultu ve bulanıklık...
dolu bir mide, boş bir zihin..
"netlik" bir yerlerde tek başına ve vakur..
ve daha çok ketum..
bir cümle;
"oh o da benim gibi yalan söylüyor!"
leş!
yüzlerini görüyorum insanların, boş bulunup 'doğru', 'içten' birşeyler söylediklerinde kaçırıyorlar gözlerini, düz konuşmak utanç kaynağı..
ne saçma ama..
ne korkunç..
buna alışmak ve omuz silkmek keza..
of,
uğultu ve bulanıklık.
________
bağlı olduğum koltukla sonsuz bir uçurumdan düşüyorum, bir yere ait olduğum sanrısıyla..
süzülüyorum diyelim...
sonsuzluk korkunç, bilinmez gelecek zamanlar katlanılır gibi değil
-ki 'gelecek zaman' başlı başına bir çıkmaz-.
beklenti, özlem, kuşku, merak, pişmanlık ya da ikircik; hiçbiri!
heyecana dair en ufak iz yok..
etim süzülüyor, zihnim seyirde..
uyanamıyorum.
bir kabustan soluk soluğa uyanacak enerjim yok
.
________
11 Şubat 2009 Çarşamba
9 Şubat 2009 Pazartesi
dün
harika bir pazar öğleden öncesi geçirdim!
son derece 'begüm'.
sabah bindiğim taksinin şişhanede poposunu çukura sokup beni yarı yolda bırakması, yağmur deliler gibi, ama de-li-ler gibi yağarken benim koşmak zorunda kalmam falan hiç problem olmadı, izin vermedim yani.
ama sonra, yan masada oturan ve karşısındaki -bildiğin türk olan- adamın "yea yea anladım" sayıklamaları arasında, bağıra bağıra %65 oranında ingilizce konuşan kadın, gazete zevkimin içine etti ve ipodumu yanıma almadığım için kahrolmama neden oldu!
bir kuple;
"..brainde bi space varmış, orda innanılmaz power toplanıyomuş.."
-b: o power...
son derece 'begüm'.
sabah bindiğim taksinin şişhanede poposunu çukura sokup beni yarı yolda bırakması, yağmur deliler gibi, ama de-li-ler gibi yağarken benim koşmak zorunda kalmam falan hiç problem olmadı, izin vermedim yani.
ama sonra, yan masada oturan ve karşısındaki -bildiğin türk olan- adamın "yea yea anladım" sayıklamaları arasında, bağıra bağıra %65 oranında ingilizce konuşan kadın, gazete zevkimin içine etti ve ipodumu yanıma almadığım için kahrolmama neden oldu!
bir kuple;
"..brainde bi space varmış, orda innanılmaz power toplanıyomuş.."
-b: o power...
6 Şubat 2009 Cuma
hep
çok fazla!!
insanlar,
insanların bilmedikleri,
hayatın devam etme hızı,
iş saatleri,
kalp kırıkları,
sokak kedileri,
giyilmeyen giysiler,
müsveddeler,
isimler,
mutsuzluklar,
faturalar,
cevapsız aramalar,
sessizlikler...
çok fazlalar..
eksiklikler,
yalnızlıklar,
kalabalıklar,
yılgınlıklar,
yorgunluklar,
yenilgiler,
uyku,
tahammülsüzlük,
özlem,
çok fazla!
kalp kırıkları...
en çok..
insanlar,
insanların bilmedikleri,
hayatın devam etme hızı,
iş saatleri,
kalp kırıkları,
sokak kedileri,
giyilmeyen giysiler,
müsveddeler,
isimler,
mutsuzluklar,
faturalar,
cevapsız aramalar,
sessizlikler...
çok fazlalar..
eksiklikler,
yalnızlıklar,
kalabalıklar,
yılgınlıklar,
yorgunluklar,
yenilgiler,
uyku,
tahammülsüzlük,
özlem,
çok fazla!
kalp kırıkları...
en çok..
5 Şubat 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)