14 Şubat 2009 Cumartesi

ilmek

nasıl karışıyor insan zihni..
ne kolay ve
ne kadar fazla!
uğultu ve bulanıklık...
dolu bir mide, boş bir zihin..
"netlik" bir yerlerde tek başına ve vakur..
ve daha çok ketum..

bir cümle;
"oh o da benim gibi yalan söylüyor!"
leş!

yüzlerini görüyorum insanların, boş bulunup 'doğru', 'içten' birşeyler söylediklerinde kaçırıyorlar gözlerini, düz konuşmak utanç kaynağı..
ne saçma ama..
ne korkunç..
buna alışmak ve omuz silkmek keza..
of,
uğultu ve bulanıklık.

________
bağlı olduğum koltukla sonsuz bir uçurumdan düşüyorum, bir yere ait olduğum sanrısıyla..
süzülüyorum diyelim...
sonsuzluk korkunç, bilinmez gelecek zamanlar katlanılır gibi değil
-ki 'gelecek zaman' başlı başına bir çıkmaz-.
beklenti, özlem, kuşku, merak, pişmanlık ya da ikircik; hiçbiri!
heyecana dair en ufak iz yok..
etim süzülüyor, zihnim seyirde..
uyanamıyorum.
bir kabustan soluk soluğa uyanacak enerjim yok
.
________

Hiç yorum yok: