28 Aralık 2010 Salı
24 Aralık 2010 Cuma
c.b.
gece geçti, inatla çaldırdım telefonu. açınca;
'bi şarabın ikinci kadehinde, bi kitabın en güzel yerinde, birden sokakta funny valentine çalmaya başlıyorsa, bu iyiye işarettir,
değil mi?' diye sordum.
'bekleme artık,
sen işaret ver!' dedi.
22 Aralık 2010 Çarşamba
18 Aralık 2010 Cumartesi
doğru.
yeni bir dil oluşturabiliriz belki, yeni imla kurallarıyla..
aşırıya kaçmadan argo kullanmalıyız tabii, bazı kelimeleri sırf öyle istedik diye, söylediğimiz gibi yazmalıyız. cümlelere daima küçük harfle başlamalı, rakam kullanmaksızın, sayı ve zamanı hep birleşik yazmalıyız. elbette noktaların sözü geçmeli daima, ister ikişer üçer, ister tek başına bir cümlenin başında ya da özel bir ismin sonunda..
olabilir.
ortak bir dil oluşturalım..
yoksa bir kalabalıkta, masaların arasında yürürken tebessüm ettiğim şeyi senin de komik bulduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum..
sen orada bir yerlerde..
ben burada hiçbiryerde..
pekala aynı şarkıyı dinliyoruz..
10 Aralık 2010 Cuma
7 Aralık 2010 Salı
sallanan salılar
haftanın altı günü, saat 13.20'de, büyük boy bir fincanda türk kahvesi geliyor masama. abartmayı seven biri olarak söyleyebilirim ki, bu anlar çoğu günün en güzel anları..
küçük bir keyif pezevengi olduğum bilinir, kendime hemen bir şarkı ayarlarım, kulaklığımı takar, okumak için tatlı birşeyler bulup, hazırlanırım..
ve..
her nasılsa tam da bu anlarda, dünyalardan çok sevdiğim canım patronum, özellikle kıymetli kaidemi kaldırmak suretiyle ilgilenmem gereken bir soru sorar, sorun yaratır..
sorun tabii ki çözülür, çünkü zaten hiç olmamıştır..
bu arada kahve soğur, şarkı biter, içim geçer..
neden?
bugünkü buydu; >>
2 Aralık 2010 Perşembe
tanımıyorum ki!
niye böyle?
neden böyleyim ben?
ya da
nasılım ben?!
normalim.
sırf o grubun onlarca şarkısı içinden onu sevdi diye, sırf acıktı ve bunu söyledi diye biri sevilebilir pekala.. herkes gibi o da nabokovu seviyor diye.. ama biliyorum, en çok o şarkıyı sevdi diye biri sevilebilir..
normal bu, normalim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)