kadıköy'ün aynı sokaklarında yürüyoruz seninle. bu bir kuruntu ya da hayal değil. biliyorum, görüyorum seni çünkü.. ben taksideyken, sen kaldırımda aceleyle yürüyor oluyorsun. ya da ben vapura koşarken, sen hep uğradığım bir dükkandan çıkıyorsun. gülümsüyoruz birbirimize, medeni insanlar öyle yapar çünkü. içim ısınıyor o zaman. aşk ya da türevi bir şey değil bu, seni temin ederim. bir güneş sıcağı değil zira bahsettiğim, bir kış sabahında yorgan sıcağı..
karşılaştığımız ilk gün kusursuzdu. baharın başı, kuru çimler, hafif bir hava, elimde ise konuyla ilgisi olmayan bir canıgüz vardı. seninse her cebinde bir oyuncak ve sesinde hiç işitmediğim bir yumuşaklık..
ben barıştım ya kendimle, hatalarımla, eksiklerimle, geride bıraktıklarımla, geç kalmışlıklarımla, kararlarımla, karanlığımla.. yamuk dişlerim ve kalın belimle.. işte o zamana denk geldi o gün. çok çok iyiydim ben. sen de çok zarif..
belki bu yüzden, belki senin tebessümünden bilmiyorum, ne zaman rastlasam sana, ısınıyor içim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder