7 Mayıs 2010 Cuma

hadi

çok yabancılaşıyorum bazen kendime..
"ne işim var lan benim burda?" diyorum.. "napıyorum ben?"
bi kalkıp dolaşsam.. bi yerlerde bişeyler içsem.. o sırada bi rüzgar esse de dirilsem..
"gitsem ya" diyorum.. başka bi şehre.. var yani seçeneğim, istesem giderim çatır çatır..
"aslında o çok sevdiğim işi yapsam.. ama bu çok sevdiğim işi de bırakmasam.. ama sabahları erken kalkmasam.."
sonra, 'gemide' deki gibi, "acıkmıştım ya ben, ne oldu, yedim mi?" diyorum kendi kendime.. bi bardak su içip susuyorum..
"neden bunları giymişim?" "dün üşümüş müydüm?"
önümdeki kağıtlara bakıp elyazımı tanıyamadığım oluyor, "kim, neden yazmış ki bunları?"
"neden öyle dedim?" " nasıl sessiz kalabildim?" "fazla mı tepki verdim?"
ellerime bakıyorum.. bıdır bıdır bi şeyler yazıyorlar şimdi.. "ben bunun için bi çaba sarf ediyor muyum gerçekten?"
duruyorum..
ne işim var lan benim burda?

6 Mayıs 2010 Perşembe

hayat;

topuklu ayakkabı giymek için çok kısa..

5 Mayıs 2010 Çarşamba

herkese oluyordur..


herkes ne çok biliyor..

bana söylenenden biliyorum, -bu ön bilgiden anlaşılacağı gibi, aslında çok da katılmıyorum- ben kendimi hiç anlatmıyor-muş-um..

ee?

diyelim ki öyle, bu neden insanlara benim hareketlerimden, söylediklerimden, yazdıklarımdan, saçımı kestirmemden, yediğim yemek-içtiğim içkiden, kendilerince psikanalizler yapma hakkı doğuruyor?!

diyelim ki yaptılar, vardıkları sonuçtan nasıl bu kadar emin oluyorlar? insan dediğin, kendini dahi şaşırtıp, her gün yeni bir şey öğrenmiyor mu?!

diyelim ki kesin sonuç, baktılar gözümün içine ve verdiler hükmü, beni ikna etmeye neden çalışıyorlar?! beni benden iyi bilmelerindeki fevkalade gaflette neden bu kadar ısrarcılar?!

diyelim ki beni benden iyi biliyorlar -ki asla-, ben kendimi kandırıyorum onlar beni bir kitap gibi(!) okudular vs., aklımdakine inanmayı tercih etmiş olamaz mıyım?

kim doğru ki hayatta, bu ne özgüven beni kendi doğruna iknaya çalışıyorsun?! hayat bu kadar kolay ve erken çözülen bir şey mi gerçekten? peki neden ben çözüme her yaklaştığımda birileri ve/veya bir şeyler eksiliyor da tüm bildiklerim alt-üst oluyor?! benim bildiklerim, yaşadıklarım, ben bu kadar mı omurgasızız?!

diyelim ki öyle, bundan kime ne?!

bu kimseyi tok olduğumuza inandıramayışımıza benzer.
iyi niyet mi? belki..
ama ben tokum!

ve anlatacaklarımı dinlemeye dayanabilirler mi, emin değilim..

3 Mayıs 2010 Pazartesi

ıaaaaaaaaaaah!!


yok abi yok!!

istersen gel otuzuna-otuzbeşine, bırak biri ikiyi yedi üniversite bitir, yala yut felsefeyi, edebiyatı, en güzel giysileri giyip, sandalyesini tut kadınların ya da.. bilmiyorsan konuşmayı, o içinde kök salmış sinsi ayılık her zaman çıkacak bir çatlak bulacaktır!!

utanma, aptal gururun yüzünden bu haldesin, sor çevrendekilere, bir iki 'insani' zarf öğren..
bunu da yapamıyorsan, sus!!

hepimizin ruh sağlığı için!!

garipse?

insan bazen doğruyu söylemeye üşenebilir..
bunda şaşılacak bir yan yok.
çünkü bazı gerçekler, oturuşu dikleştirmeyi, boğazı temizlemeyi ve doğru kelime seçimini gerektirir. bunun yerine, rahatça kaykılmış, tembellik ederken, tam esnediğimiz anda bir yalan uyduruvermenin hiçbir zahmeti yoktur.. valla bence, zararı da yoktur..