oturmaktan sıkılıyorum,
kalkıp yürümeye başlıyorum,
bu sefer de düz yolda yürümekten sıkılıp ilk sağa dönüyorum...
sağda ne var?
hiçbişey...
"nereye gidiyordum ki?!" diye soruyorum kendime...
unutmuşum...
hatırlamak neredeyse bir dakikamı alıyor.
ben nereye gittiğimi unutuyorum yürürken, hep onun yüzünden!
sonra yürümekten de sıkılıyorum,
"gitmeyiversem?!" diyorum kendime, "o gittiğim yere gitmeyiversem..."
gidiyorum ama...
ah madam,
tek kelimesini dahi anlamıyorum söylediklerinizin, ama içime işliyor sesiniz...
dinlediğim müzikler, kulağımda patlayan onca davul, bas ve flüt yetmiyor beni "iyi" etmeye, yediklerim, içtiğim rakılar, hatta yanında yediğim kavun bile...
göğüs kafesimde bi yer var, tam dördüncü kaburgaların kavuştuğu yer...
bazen, bir anda ve en olmadık zamanda, bomboş kalıveriyor altı ve aldığım hiçbir nefes işe yaramıyor...
epey acıyor canım, kirpik diplerime kadar hissediyorum...
zehrim dokunduğum herşeye bulaşıyor,
minicik bir saksı çiçeğini bile yaşatamıyorum...
daha kaç fesleğen öldürmem gerek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder