2 Eylül 2007 Pazar

sade türk kahvesi

hiçbir yere gitmedik biz seninle henüz, gideceğimiz de yok korkarım, bir “biz” olmaklığımız da yok zaten, kısa bir süre “siz” olduk o kadar…

sevmeden özlüyorum seni…


.
yirmiikiağustosikibinyedi_yirmibirkırkbir / şeytansofrası

7 yorum:

Adsız dedi ki...

bunu ben de hayatimdaki birisi icin yazabilirdim satir satir ayni kelimelerle.. sevmeden ozlemek gibi kelimelere dokmemistim sadece karsimdakinin huysuzluklariyla, kendine guvensizlikleriyle bende sevme korkusu yarattigini dusunmustum -ne zaman yaklassam uzaklasan- ama boyle daha zarif..

begüm dedi ki...

çok hoş... :)

Adsız dedi ki...

c.claudel, rodin'den vazgectiginde;

"kirintilarla yetinmenin acisini vazgecisinkiyle degistirdi.."

begüm dedi ki...

kırıntılar bir bütünün parçaları aslında, sabredip saklamayı, doğru şekilde biraraya getirmeyi bilmek gerek...

Adsız dedi ki...

ben hic o kadar sabirli olamadim galiba, ya da basaracagim tutkusuyla iki yakasini biraraya getiremedigim eski bir kirikliktan aldigim ders; ugrasamiyorum..

begüm dedi ki...

sanırım aynı sabırsızlık nedeniyle hayatımdaki bir kimse sırra kadem basmıştı... kendine güvensizliğinden ve/veya çocukluğundan olsa gerek, o bunu (bile) söylemek yerine bahaneler uydurmuştu... korkarım cesaretini hiçbir zaman toplayamayacak, çok yazık...
böylesi tesadüf garip gerçekten...
bu kadar gizem yetmez mi? bir ismin var mutlaka, asıl merak ettiğim; beni tanıyor
musun?

Adsız dedi ki...

sanıyorum aynı mekanları kullanıyoruz da tanışmıyoruz, ya da ben farkında değilim. herhangi bir salaklık yapıyor olma ihtimalime (tanışıyorsak ve ben unutmuşsam) ve de bütün bu yazışmaların başlangıcındaki o tesadüfün gerçek olma ihtimaline karşı (çünkü hayat garip tesadüflerle dolu...) böylesi daha iyi. ama içini rahatlatacaksa kesinlikle yakın çevrenden biri değilim -o kadar unutkan değilim :)-