2 Eylül 2007 Pazar

kırmızı

...

“keşke arkeolog olsaydım” dedi kendi kendine…
“bunu ilk kez duyuyorum” kapı eşiğinde duruyordu, sağ omzunu duvara yaslamıştı, elindeki fincandan bir yudum kahve aldı, dudakları inceydi ama söylendiği gibi kinci değildi ve üzerindeki bu kırmızı kazak ona çok yakışıyordu…
“ben de ilk kez söylüyorum zaten” dedi.
ayağa kalktı, yorgundu, sırtındaki ağrı hafifledi bir an, ama göz kapakları hala ağırdı. ona doğru yürüdü, o hiç kımıldamadı, o hep böyleydi zaten, devinimsiz ve soğuk, her zaman sessiz…
çok sonra, birbirlerine dakikalarca baktıktan ve kahvesinden üç iri yudum aldıktan sonra,
“dinlenmelisin” dedi.
“aradan birbuçuksene geçti” dedi, öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu, genelde sakindir, ılımlı, sabırlı ve makuldür, ama bu durum biraz farklıydı.
“birbuçuksene sonra bir telefon bile açmadan evime geliyorsun, kendine bir kahve yapıyorsun ve dinlenmemi mi söylüyorsun?” sırtındaki ağrı başına geçmişti, ya da başında da hep bi ağrı vardı da şiddetlenmişti, olabilir, önemi yok…
hareketlendi, ona doğru birkaç adım attı, fincanı kitaplıktaki ahşap topacın yanına koydu, mavi-beyaz-kırmızı desenler vardı topacın üzerinde ve her dönüş hızında bi başka güzel görünürlerdi, ama şimdi bunun da önemi yok…
“şu anda sana seni sevdiğimi söylesem de aynı cümleyi kuracaksın. sorun söylediğimde değil, aradan geçen zamanda…”
“pişkinsin!” kendisini sık sık gördüğü rüyalardan birinde sandı bi an,fakat kahvenin ve onun kokusu karışıyordu, rüyalarında koku olmaz…
“sinirlisin” dedi. ellerinden tuttu, onu yatağa oturttu. (yatak örtüsü mü değişmiş? eskiden pembeydi…)
“sakinleş biraz ve dinle”
“sakinleşmeyeceğim! ama, dinliyorum.”
duraksadı,
“ben… korktum…” diyebildi,
“o gün yeşil bi bluz vardı üstünde hani, serindi hava... neyse, söylediklerin… ben çok korktum…”
bişey söyler diye bekledi, ama sakindi, çocuk gibi bakıyordu; meraklı…
“şimdi daha çok korkuyorum, işte bu yüzden geldim…”
sağ elinin parmak uçlarını, onun çıkık, esmer elmacık kemiklerinde gezdirdi,
“haklısın” dedi yumuşacık, “dinlenmeliyim, uyuyalım…”


...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

of bu cok acaip... -de ja vu- bu insandan yeryuzunde birden fazla olabilir mi? tabii ki neden olmasin da... garip...

begüm dedi ki...

birden fazla olmayabilir,
garip gerçekten...
müsbet ama...