24 Şubat 2008 Pazar

yüz,

çoktandır bu bekleme odasındayım...

kimbilir kaçar kez okudum şu dergileri, ki en yenisi altı ay öncesine tarihli...
ezberledim tüm resimleri...
duvardaki posterlerin her köşesini...
yamuk yapıştırılmış uyarı notlarını...

bi dolu insan gelip gitti, kimisi müdavim benim gibi...

ilk geldiğim günü anımsıyorum;
oldukça sıcak bir yaz günüydü, klima yoktu (takıldı sonradan neyse ki, ona da ben önayak oldum) cehennem gibiydi oda, "zararı yok, çok kalmayacağım zaten" dedim içimden...
hah!
gülünç...

derin bir nefes aldım, tutuyorum...
ve sayıyorum içimden;
doksandokuz,
doksansekiz,
doksanyedi,
doksanaltı...
...

4 yorum:

b dedi ki...

saymaya başlamışsın süper.

begüm dedi ki...

bi yerden başlamak gerekti...

evren dedi ki...

bence biraz hizlan da sifir bahara degsin, o zaman hersey kendiliginden hafifler gibi geliyor... /evren

begüm dedi ki...

di mi?!
:)
ben de öyle umuyorum, ne de olsa baharda herşey hafifler...