15 Ekim 2009 Perşembe

ilk

o an benim için fazla büyülüydü belki.. masalsı.. saçlarımın üzerinden uçup gitmiş olmalı, fark edemedim.. sen anlattığında anımsamakta güçlük çekişim de bundan..
söylediğine göre; karşılıklı iki vapurda oturup, dakikalarca birbirimize bakmışız, onlar salınıp duruken biz inadına devinimsiz..
"uçuşan saçlarını dahi düzeltmiyordun. bakışlarının donukluğu çok ürkütücüydü ama kendimi alamıyordum" dedin bana.
donuk bakmak..
tedirgin oldum biraz..
bunu fark edince utandın derhal ve " 'sabit' demeliydim" dedin.
inanmışı oynamıyı iyi bilirim, ömrümü bununla geçiriyor, hayatımı böyle kazanıyorum nasılsa..
inandım(!) sabit bakıyorum ben.
"düşündüklerimi unutup, düşündüklerini bulmaya koyuldum" diye devam ettin, "sonra, yanında olmak istedim, seninle aynı yöne bakmak.. ama bir mucizesi olmalıydı bu beraberliğin.."
"mucize" diye araya girdim, "buna inanmıyorsun gerçekten, değil mi?!".
"o an yanına gelmekle karşılaştırılınca, bu düpedüz kolaya kaçmaktı" diye cevap verdin.
güldük..
tebessümlerimizden sonra, bu ilk -karşılıklı- gülüşümüzdü.
"seninle başka bir yerde, yeniden karşılaşmayı diledim o an"
duraksadın,
"bunun iki yıl alacağını bilseydim daha dikkatli ve çevik olurdum " dedin.
sustuk..
bu ilk kez değildi..

10.10.09
üsküdar

Hiç yorum yok: