6 Şubat 2007 Salı

29D

bu aralar yeni yeni müzikler dinliyorum. bunların çoğu insanlık için eski, hatta benim için de eski, tozlarını üflüyorum bi hevesle… ve komik bişey yapıyorum, herbirine bi yer yakıştırıyorum, sonra bi güzel dolanıyorum.

malt var mesela en son, dörtlevent o,
jamiroquai; alışveriş, tansaş (esp. king for a day)
sonra incesaz var, çengelköy sanırım, belki bide minik bi boğaz turu, mevsim bahar…
geç karşıya, ortaköy; king of convenience (esp. the girl from back then)
omzunda bi şalla arnavutköy; kesinlikle zolcay,
akşam, taksim meydan; stadium arcadium (rhcp) (esp. hard to concentrate)
yürü biraz, galatasaraydan sonra tünele kadar, kt tunstall,
tünel; sting (ne olursa!)
kurban -yeniden birleşmelerinin şerefine-, mecidiyeköy, levent,
beşiktaş, deryaapartmanı, sarı pencere; bortaçgil…

her sabah bedenim beşiktaştan otobüse binip, dörtlevente giderken, zihnim, paşa gönlümün çizdiği rotayla ordan oraya geziyor, boğazda bi kahvaltı yapıyor, motorla karşıya geçiyor, minik bi yürüyüş yapıp keçilerini dağıttıktan sonra, taksime zıplıyor, bikaç pasaj gezip tünelde bişeyler içiyor…

böyle böyle geçiyor günler…

siz de yatmadan önce bi bardak ılık süt için, hayal gücünüz büyüsün…
görüşelim…

Hiç yorum yok: