üç noktalarımı seviyorum ben…
nesi var ki şimdi bunların, şahaneler bence…
nokta tek başına da güzel, öyle de seviyorum. bir şeyi kat-i bir sonla taçlandırmak…
sonra güneşi seviyorum ben, hele güneş gözlüğü takmak ekmeğim-suyum…
bazı sabahlar aynadaki aksimi güzel buluyorum, o anları çok seviyorum.
bide saçımdaki beyazları pek seviyorum, iyi oldu onlar...
yüzüklere bayılıyorum, neyse ki güzel ellerim, yakışıyor yüzük, ellerimi, yüzüklerimi seviyorum, hatta üçlü bi yüzüğüm var, çok tatlı, üçlü yüzüğüm, güçlü yüzüğüm…
akbil’im hep boşalıyo, sinir oluyorum, ama dolmuş yerine otobüse binmeyi tercih ederim, iyi otobüsler, seviyorum. (“otobös, gel bizi al!”)
küçük şeylere sevinirim ben; oturduğum cafede sevdiğim bi şarkı çalınca, biramın köpüğü fazla olunca, yiğit özgür tam sayfa çizince, aradığım bi kitabı mefisto’ da bulunca, ofiste çay güzel demlenince, vs. saçma, minik şeylerle mutlu oluyorum, bu huyumu seviyorum. (saçma minik şeylerle mutsuz da olabiliyorum, karıştırmayalım şimdi!)
hmm, birayı çok seviyorum, ucuz diye değil, resmen severek içiyorum, garip. (“ne dark’ ı beee, kola içiyorum ben!”)
fotoğraf çektirmeyi, fotoğrafı hiç sevmem ama bebeklik fotoğraflarımı pek bi seviyorum, öylece kalsaydım keşke…
güzel kadınları resmen kıskanıyorum, kompleksli bişey farkındayım ama o an ki huysuzluğum pek şirin, o huyumu da seviyorum!
spor ayakkabı giymeye bayılıyorum, bot giymek düpedüz depresif bişey! (dikkat ettiyseniz, yüksek ökçe pabuç, çizme vs.nin esamisi okunmuyor!)
“büyüyünce şık giyincem!” yeni sloganım bu, süslenmeye üşenmeyi ve büyümeyi ertelemeyi seviyorum.
sonra slogan üretmeyi de seviyorum, beyanlarda ve düsturlarda bulunmayı, akabinde bunlarla delicesine dalga geçmeyi…
her şeyden çok kendimle dalga geçiyorum zaten, küsen, darılan yok, en güzeli…
kendi kendime konuşuyorum çokça, geçen gün bilgisayarla pazarlık ediyodum, istediğimi yapsın diye, iyi gene kovmuyolar beni…
sık sık saçmalıyorum, yine saçmaladım mesela, olsun! ben “ben”i böyle seviyorum…
bunları niye mi söyledim?
e sevmek kötü şey mi canım?!
hadi öptüm, gittim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder